İsrail’in Suriye’deki yeni denkleme verdiği tepkiler ne anlama geliyor?

“`html

Merve Kara – Kaşka

8 Aralık’ta Suriye’de Beşar Esad rejiminin çökmesi, komşu ülke İsrail için önemli gelişmelerin habercisi oldu.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, söz konusu gelişmenin hemen ardından Golan Tepelerinden yaptığı basında açıklamada, ülkesinin bu bölgede tampon alanın kontrolünü “geçici olarak” ele aldığını ifade etti.

İsrail ordusu, bir gün ardından 9 Aralık’ta, Suriye’deki kimyasal silah ve füze tesislerine hava saldırıları düzenlediğini onayladı.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, aynı gün yaptığı açıklamada, Menbiç’e yönelik saldırılara karşı “Kürt güçlerine yönelik tehditlerin sonlandırılması” çağrısında bulundu.

BBC Türkçe, bu yeni gelişmeler ışığında, İsrail’in Suriye’deki durumla nasıl başa çıkmayı planladığını uzmanlarla değerlendirdi.

İsrail Suriye’ye neden hava saldırıları düzenliyor?

Beşar Esad yönetiminin düşmesi sonrası İsrail, Suriye’deki belirli hedeflere hava saldırıları gerçekleştirmeye başladı.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, bu tür saldırıları, kimyasal silahların “radikal grupların eline geçmesini” önlemek amacıyla yaptıklarını belirtti.

Suriye’deki hava saldırılarına hedef olduğu öne sürülen alanlar arasında Şam’da İranlı bilim insanları tarafından yeni füze projeleri için kullanılan tesisler yer alıyor.

Uzmanlar, İsrail’in bu saldırılarının, Suriye’deki olası gelişmelere dair taşıdığı kaygılarla bağlantılı olduğunu dile getiriyor.

BBC Türkçe‘nin sorularını yanıtlayan İngiliz risk analizi firması Sibylline’dan Orta Doğu ve Afrika Analisti Megan Suttcliffe, HTŞ’nin son iki haftada kaydettiği başarıların yanı sıra Suriye’nin geleceğinin hâlâ “belirsizlik” içerdiğini ifade ediyor.

Suttcliffe, pek çok silahlı grubun güvenlik zafiyetlerinden yararlanarak “pozisyonlarını güçlendirebileceği” öngörüsünde bulunuyor.

“Bu nedenle, İsrail’in stratejik silahların isyancıların veya ona karşı düşmanca olan grupların eline geçmesinden duyduğu endişenin oldukça yüksek olduğunu düşünüyorum.” diye ekliyor.

Golan Tepeleri’ndeki hareketliliğin ardındaki nedenler neler?

Başbakan Netanyahu, HTŞ’nin kontrolündeki grupların Golan Tepeleri’ne yaklaşmasının ardından, buradaki bir gözlem noktasından bir mesaj yayımladı.

Gelişmeyi “tarihi bir gün” olarak nitelendiren Netanyahu, Suriye ile “barışçıl ilişkiler” kurma niyetinde olduklarını, ancak bunun mümkün olmaması halinde, İsrail devletinin korunması adına “gerekli her şeyi” yapacaklarını belirtti.

Netanyahu, Suriye’nin isyancılar tarafından kontrol altına alınmasının ardından 1974 tarihli ateşkes anlaşmasının “geçersiz hale geldiğini” ve İsrail ordusunun Golan Tepeleri’nde geçici kontrol sağladığını duyurdu.

Bu açıklamaların ardından, İsrail ordusu Golan Tepeleri’nin yakınındaki beş köyde yaşayan Suriyelilere evlerinden çıkmamaları gerektiği uyarısını yaptı.

Megan Sutcliffe, İsrail’in Golan Tepeleri’ndeki hareketinin, Suriye’deki yayılmacı tutumunu daha da artırabileceği yönündeki endişeleri artıracağını belirtiyor.

Uzman, İsrail’in Suriye topraklarında büyük bir genişleme beklemediğini dile getiriyor.

Ancak, Golan Tepeleri’ndeki güvenlik endişeleri nedeniyle alınan önlemlerin, “herhangi bir Suriye yönetimi ile” ilişkileri gerginleştirebileceğine dikkat çekiyor. Bu durum da, yerel silahlı gruplarla çatışma riskini artırabilir:

“Bu da Suriye’deki gelişmeleri daha karmaşık hale getirebilir. Netanyahu hükümeti Golan Tepeleri üzerindeki İsrail egemenliğinin tanınması için çabalar içinde ve son günlerde yaşanan askerî takviyeler muhtemelen bu bağlamda değerlendirilmelidir.”

Suriye’nin güneyi ve başkent Şam, Golan Tepeleri’nin en yüksek noktasından rahatlıkla gözlemlenebilir. Geçmişte Suriye bu tepeyi kontrol ettiği dönemde, İsrail’in kuzey bölgelerine erişim sağlayabiliyordu.

Tepelerin kontrolü, İsrail’in Suriye’deki askeri faaliyetleri gözetlemesi açısından avantaj sağlamış ve beklenmedik bir savaş durumunda önemli bir tampon bölge oluşturmuştur.

‘İsrail’in sınırın diğer tarafında kimle karşılaşıp karşılaşmayacağı belirsizliği’

BBC Türkçe‘ye konuşan İsrail merkezli Alma Araştırma Merkezi’nden İstihbarat Analisti Avraham Levine, Golan Tepeleri’ndeki askeri faaliyetlerin “geçici” bir önlem olarak değerlendirildiğini aktarıyor.

Levine, son dönemlerdeki askeri eylemlerin sınırın karşı tarafında “kimlerle” muhatap olunacağına dair belirsizlikten kaynaklandığını öne sürüyor.

Binbaşı Levine, şu yorumu yapıyor:

“Suriye’deki İran destekli on binlerce Şii milisin hangi yönlere yöneldiğini bilmiyoruz; diğer yandan, cihatçı grupların geniş alanları ele geçirdiğini gözlemliyoruz. Rusya’nın dengedeki rolü de giderek zayıflıyor…”

“Karşısında Esad’ın kontrolündeki Suriye ordusunu bilmektense, belirsizlik ortamında farklı bir aktif tehlike görüyoruz; bu da risk yönetiminin değişmesi anlamına geliyor.”

BBC Türkçe‘ye yanıt veren Tel Aviv Üniversitesi Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü’nden Türkiye dış politika uzmanı Gallia Lindenstrauss, “Esad’ın devrileceği güçlerin Suriye’nin kontrolünü ele geçirdikten sonra İsrail’e karşı düşmanca bir tutum geliştirebileceği” düşüncesinin İsrail için tehdit oluşturan bir durum olduğunu vurguluyor.

İsrail, Suriye’deki Kürtler ile ilgili nasıl bir tutum sergiliyor?

Suriye’deki yönetim değişiklikleri sonrası İsrail’in resmi açıklamaları arasında, Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu (SMO) tarafından Menbiç’e gerçekleştirilen saldırılar da yer aldı.

SMO, 9 Aralık’ta Suriye’nin kuzeyindeki Menbiç’i ele geçirdiğini duyurdu.

Menbiç’teki Kürt kaynakları, çatışmaların sürdüğünü bildiriyor.

Türkiye, Menbiç’teki SDG’yi kontrol eden Kürt Demokratik Birlik Partisi’ni (PYD) PKK’nın bir kolu olarak tanımlıyor.

SMO, bu hafta içerisinde Tel Rıfat’ı da SDG’den almayı başardı.

Menbiç ve Tel Rıfat, SDG’nin Fırat Nehri’nin batısındaki son büyük bölgeleriydi.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, 9 Aralık sabahı yaptığı açıklamada, “Kürtlere karşı yapılan saldırılar durdurulmalıdır! Bu konuda ABD yönetimi ve diğer ülkeler ile görüşmelerde bulunuyoruz. Uluslararası toplum, IŞİD’e karşı cesur bir mücadele veren ve Suriye’de istikrar sağlayan güçlere karşı etik bir sorumluluk hissetmekte.” dedi.

Peki, İsrail’in bu son çağrısı Kürtlere destek ve Türkiye açısından ne ifade ediyor?

Megan Suttcliffe, İsrail’in 2017’de Irak’taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (KBY) kurulmasına verdiği desteği hatırlatarak, “SDG resmi olarak tanınan bir yönetim ya da devlet kurarsa, İsrail benzer ilişkiler geliştirebilir.” diyor.

Ancak bunların, SMO ile mevcut çatışmalar sırasında SDF’ye “doğrudan destek” anlamı taşımadığını ifade ediyor.

Tel Aviv Üniversitesi Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü’nden Gallia Lindenstrauss, bu görüşü destekliyor.

Saar, mevcut hükümet içinde “Kürtler lehine en yüksek sesi yükselten kişi” olarak öne çıkıyor.

Bununla birlikte, İsrail’in Suriye’nin kuzeydoğusundaki durumu anlama seviyesinin, ülkenin orta ve güney kesimlerine kıyasla daha az gelişmiş olduğunu belirtiyor:

“İsrail’in ABD güçlerinin Suriye’nin kuzeyinde kalması için talepleri açık, ama bu doğrultuda Washington’a yapılan diplomatik çabaların ötesinde, İsrail’in başka bir etkinliğinin Suriye’nin kuzeyindeki gelişmeleri etkileyeceğine inanmak pek de gerçekçi değil.”

Hapishaneyi beş yaşındaki bir çocuk için eğlenceli hale getirmek: Uçurtmayı Vurmasınlar


Öne çıkan haberler…

TIKLAYIN – Almanya: Suriye’ye dönecek sığınmacılara 1000 euro teklifi

TIKLAYIN – Bankaların güvenlik açıkları dolandırıcılıkta yeni dönemi başlattı: Yazar Figen Şakacı, nasıl dolandırıldığını ve borçlandırıldığını anlattı

TIKLAYIN – Ali Erbaş’tan makam aracı çıkışı: Bir Audi’yi Diyanet İşleri Başkanı’na çok gördüler

TIKLAYIN – Galatasaray’a müjdeli haber; Napoli’den resmi Osimhen açıklaması

TIKLAYIN – Sanatçılar ve yazarların da yer aldığı gönüllü heyet, kayyımlara karşı Mardin’deydi: Rızamız yok, itirazımız var

“`

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir